AŞK ve İBADET

Aşkların ve İbadedin En En Güzeli/Doyurucu Olanı, Bir Kadınla(dişil) Bir Erkeğin(eril) Kozmik AŞK’la Bütünleşmesidir.

Çünkü, Kozmik AŞK,BismillahirRahmaniRahhim Mekanını ” Kapsar.

Bizler, Matriks Temelli bu Vizyon Manyetik alanda, aşağıdan yukarıya 19 boyutlu ve 3 evrim/tekamül alanı olan “Rahim-Rab-Rahman” boyutlarında düşünce/bilinç evrimi ile dişil (eksi)ve eril(artı) enerji olarak defalarca enkarne olarak bilinç evrimi yaşıyoruz/tekamül ediyoruz.

Bütün bu sistem de, makro açıdan Kuran’da Müdessir Suresinde “ üzerinde 19 var ” ayeti , Ayet-ül Kürzi (içinde bulunduğumuz Kürz sistemini anlatan) ayeti ve bir çok ayetin başlangıcında ifade edilen “ BismillahirRahmaniRahhim”, yani Rahman/Rab ve Rahim adına diye başlayan anlatımla özetlenmiştir aslında.

…..En en yüce/doyurucu AŞK ve İBADET,  bir kadınla(dişil) bir erkeğin(eril) hem beşeri aşkı, hem de Tanrısal Aşkı birlikte oluşturdukları manyetik(güç) alanında yaşayarak/karşılıklı beslenerek/birbirlerini tamamlayarak/varoluşlarını-hakikatlarını açığa çıkararak evrim almaları/tekamül etmeleridir.

Kanımca aşk, tıpkı uzaydan atmosphere girerken aşırı sürtünmeden dolayı ateş almaya/yanmaya başlayan uzay araçları gibi,  “ bedenin(atomların/hücrelerin) de yanma halidir ”. Ve bizler, dişil ve eril enerjiler olarak 2 tür yanarız , yani 2 tür AŞK yaşarız. Matriks Temelli bu vizyon manyetik alanda/3.boyutta,  “ ayrı ayrı Beşer Aşkını veya Tanrısal (felsefik/anlam/mana/insan) Aşkı, ya da ibadetlerin ve aşkların en güzeli olan (Bismillahirrahmanirrahim) her ikisini de birlikte yaşabiliriz ” .

Bu Vizyon Manyetik Alanda, Beşer Olmanın Aşkı(1) aslında düşünsel ve duygusal olarak Rahim Boyutunda(curcuna-dualite) yaşanır,  (2) İnsan Olmanın Aşkı’da (ki Tanrısal Aşk’tır) düşünce/bilinç ve duygu açısından Rab ve Rahman boyutunda yaşanır.

 Her iki boyutta yaşanan aşkın kaynağı, içeriği ve çıktıları bakımından duygu/ hormonal / salgılar ve düşünce/bilinç olarak çok farklıdır. Yani, kısaca girdi ve çıktıları farklıdır. En basit anlatımı ile Beşer Aşkında bencillik/kıskançlık ve Yaratılanlardan birine (normalde karşı cinse) yoğun sevgi ve istek/tutku var; ötekinde ise insan olmanın erdemi/amacı olan Tanrısal Aşk’ta “ birlik bilinci ve Yaratılanı Yaratandan dolayı sevmek var/bütünleşmek var ”.

Her 2 aşkta da kabına sığmama hali var, lakin beşer aşkında kişi et bedeninin çapı kadar (çünkü en düşük titreşime sahip olan kök çakrasının enerji alanı kadar) taşabilir ; Tanrısal Aşkta ise auranın kozmik sistemle bütünleşerek kabından taşma hali var (çünkü kök çakrası üstündeki sakral-göbek-kalp-boğaz-alın-taç çakraları güçlü şekilde aktiftir ve hepsi çok devasa bir enerji alanı yaratmaktadır).  

Her iki Aşk’ta aslında kaynağına göre beynin salgıladığı ayni biyo-kimyasal tepkimeler sonucunda ortaya çıkıyor ve her 2 aşkta “ beşerin ve insanın yanma/kül olma halidir ” ancak yanmanın kaynağı, içeriği ve çıktısı, aşkın niteliğini(türünü) belirler.

Ne ilginç degil mi? Her 2 aşkta da genelde benzer/ayni hormonlar salgılanıyor/aktif oluyor ancak kaynakları ve içeriğine göre çıktıları farklı hissediliyor.Ayni hormonlar/salgılar birinde sadece bir(tek) varlığa his/arzu/coşku yaratırken, ötekinde bir çok varlığa/yaratılana/bütüne/birliğe karşı oluşuyor.Çünkü,Tanrısal Aşkta, Epifiz Bezi ve DMT hormonu salgısı çok aktiftir.

Beşer Aşkında, dayanılmaz vahşi bir arzu var, romantizm ve bağlılık/bağımlılık var. Beşer Aşkında çok yüksek bir şehvet var, fiziksel ve biyolojik çekim var, karşıkonulmaz bir cinsel istek var, üreme isteği var,kıskançlık (ben ve bencillik) var ve tamamen maddeseldir/dünyalıdır .

Kadın ve erkekte değişmekle birlikte, beşer aşkında genelde statü var, şekilcilik var, karizma/kariyer ve güç (kibir ve ego dahil) var, koruma/korunma/güven var, dünya yaşamı ile ilgili yüksek arzu ve beklentiler var vs.Bütün bunlardan dolayı da salt Beşer Aşkında curcuna/dengesizlik/çatışma var… Beşer Aşkında, çok yüksek dünyalı hisler olan “ şehvet,şöhret ve servet arzu/ihtirasları var ”

Beşer Aşkında, TEK’ten (tek başınalıktan/tek kutupluktan) Çifte , Çiftleşmeye ve Üremeye ulaşma hedefi var. Bu aslında, birlik olmanın, birlik bilincinin ilk basamağını oluşturur ,birliğin en ilkel/kaba hali/çekirdeğidir ve tek başına yetersizdir/eksikdir. Beşer AŞKI, kök çakrasını aktifleştirir, hatta azdırır, et bedenin etrafında koyu yakut kırmızı bir auranın oluşmasını sağlar ve bu çakra aktif olduğunda diğer üst çakraları da çoğu zaman baskılar.

Beşer Aşkı, kök çakrasındaki organları ve hücrelerin titreşim ve frekansını maksimize eder ve et bedenimizi kapsayan aura bedenimizin(atmosfer beden) en düşük tekamül/evrim seviyesini  174 Herz’de titreştirir. Çok çok baskın olması halinde de bedeni düşük titreşimde tutar. Düşünün, 7. Taç Çakramız 740 Herz’de titreşmektedir.

Kök Çakramızın elementi “topraktır ” ve notası/sesi de “ DO “ dur ve fizik bedenin temel ihtiyaçlarını karşılayan enerjidir/dürtüdür. Beşer AŞKI, Tasavvufta Nevsi Emmare denilen (2.boyut hayvan seviyesi) birinci/ilk tekamül seviyeyi temsil eder ve ahlaka-etiğe bakmaz, “ savaş ve kaç ” dürtüleri ile duygularıyla hareket ettiği için de çok serttir ve kişi/bireyi kırar.

Bu yüzden de bu sertliği/haşinliği nötürleyen/dengeleyen topraktır (Kök Çakrasının elementi).Zaten, bu yüzden kök çakrası ,ilk çakra olarak toprağa basar(ayaklarla).

Beşer Aşkı, Rahim Boyutunun(1-7.boyut) çekirdeği/tohumunu oluşturur, yani atom çekirdeğini bir arada tutan negative yüklü electron(eksi kutup kadın/dişil enerji) ile pozitif yüklü protonların(artı kutup erkek/eril enerji ) bir araya gelmesini sağlar.

Bir insanın salt/sadece Kök Çakrası kapsamında(en ilkel) bir kişiye aşık olması, genelde travmatiktir,eksiktir ve geçicidir(hayvansaldır). Çünkü, Beşer Aşkında, anlam ve mana yoktur, düşük titreşimli bir aşktır.Tanrısal Aşka evrilmeyen Beşer Aşkları yürümez, yürüse de sıkıntılıdır.

Sadece Kök Çakrasına bağlı nevsi emmare evrim/tekamül seviyesinde bir dürtü/hormonal salgı ile yaşanan Beşer Aşkı, insani değildir, hayvanidir aslında; her varlığın yaşaması gereken/ihtiyacı olan ilk dürtüdür ama yetersiz ve eksiktir. O yüzden salt beşer aşkları genelde sonu kötü biter veya iki taraf vasatlık tuzağında takılır kalır ve birlikte büyüyemezler (eril-dişil enerji olarak)   

Beşer Aşkı, ilkel/3.boyut varlığının Rahim boyutundaki ilk oluşumunu sağlar, yani art-eksi kutuplu çekirdeği oluşturur. Beşer Aşkı,yani varlığın ilk basamak/ ilkel aşkı, insanın hayatta kalmasını/tutunmasını ve üremesine dayalı hisleri,duyguları,düşünceleri içerir. Ve insan bu Beşer Aşkı ile genelde “  yanar, kül olur ve çoğu zaman da acı çeker/hüzünlenir. ”

Bedeni yıpratır, iç duvarı parçalar ve yıkar, çünkü ilk oluşum halidir. Beşer Aşkı, dengesizliği barındırır ve insanı nötr ruh halinin dışına atar,zorlar. Çoşkuyu/hazzı ve acıyı/ızdırabı, yani dengesizliği ayni anda yaşatır.

Beşer aşkında, sonuçları/çıktıları itibarı ile yüksek çoşku,arzu,mutluluk,haz var ama TANRISAL AŞKTAN farklı olarak ayni zamanda “ acı ve hüzün de ” var. Beşer Aşkındaki mutluluk,çoşku ve huzur sürekli olmazken, Tanrısal Aşkta huzur ve çoşku süreklidir. Beşer Aşkı, beyinde kaynağı,düşük titreşimli/ilkel savaş ve kaç dürtüsü olan “ dopamin,oksitosin,serotonin,norepinefrin ve vasopressin “ gibi nörokimyasal salgılanmasını sağlar.

Beşer Aşkı, tıpkı Sezen Aksu’nun aşka dair şarkılarında derin,duygusal ve hüzünlü bir anlatımla aktardığı gibi “ sen bana ben sana tutuklu kaldık ve unutursun yavaş yavaş içindeki acıyı ,sevgilim demeyi, elini tutmayı ” içerikli çıktılar(dengesiz/haz ve acı ) sunar.

Tanrısal AŞK (İnsan Olmanın/Birlik Olmanın Aşkı), aslında insanın varoluşunu ve hakikatını sorgulaması ve kozmik sistemle bütünleşmesidir. Vizyon Manyetik Alanda esas ulaşılması gereken hedeftir. Tanrısal AŞK, felsefiktir(düşünce-bilinç/idrak) ve insanın eşyanın hukukunu aramasıdır, maddenin ötesini merak etmesidir, kişinin içinde bulunduğun enkarne döneminde yaşam planına göre kendini gerçekleştirmesidir.

Ve kendini gerçekleştirmenin en muhteşemi de, 3.boyut dünyasında karşı kutbunu/parçasını bulup tamamlanmasıdır, karşı kutbu ile bütünleşip atom/çekirdek olması/varlık ve manyetik enerji alanını büyütmesi ve açığa çıkarmasıdır.

Bireyin, yaşama dair varlığının anlamanı ve manasını aramasıdır. Kozmik Sistemi/Allah Sistemini/Yaratıcıyı/Tanriyı anlama-sorgulama/ulaşma ve bu yolculukta kendi yerini tayin etme ve anlamdırmasıdır. Bütünün(külli de) içinde cüzzünü( yerini) bulma ve keşfetmesidir.

TANRISAL AŞK, beşerin ferdi bilincinden sıyrılarak , birliğe/külliye insan olarak cüzzi bilinci ile erişme yolculuğudur. Bu yüzden TANRISAL AŞK, yani ilkel beşerden insana evrilme, hakikatini bulma, kendini gerçekleştirme vücüttaki 7 çakranın dengeli ve eşzamanlı harmonic titreşmesiyle/doyumuyla oluşur.

Tanrısal Aşkta, 19.boyuttan Gürze akan kozmik akım bütün vücudu kapsar, artık “ kendini bilen Rabbini bilir aşamasındadır/ kendini gerçekleştirme yolundadır ”.  Artık varoluşu ve hakikati anlama/yaşamı manalandırma sürecinde elde ettiği bilgiler/tecrübeler bilince ve idrake dönüşerek vücudunun tüm çakralarını ve her çakraya bağlı organları ve hücreleri topyekün eş ritimde çalıştırır ve dengeli-huzurlu bir zihne/bedene kavuşur.

 Bedenini saran manyetik alanı/titreşimlerden oluşan“ kozmik aurası/beden atmosferi ” büyür ve kozmik yapı/sistemle bütünleşir,hafifler. Tanrısal AŞK, bir başka ifade ile insanın curcunalı, duailiteli maddesel yaşam mekanı olan  Rahim boyutundan Tekliğe/sessizliğe yürüyeceği Rahman boyutunda yaşama/huzura geçmesidir.

 Artık, bedensel/form olarak 3.boyutta yaşamasına ragmen “ beşer aşkında olduğu gibi çatışmacı olarak aşkı, coşku/hazla ve acı/ızdırapla karışık-çatışmacı yaşamaz, aksine büyük bir teslimiyetle ve güvenle huzur ve çoşku ile yaşar ”.    

 Bu yüzden Tanrısal AŞK, yani insan ve birlik olma/yaşamın anlamını ve manasını anlama yolculuğu,  ruhunun/ aslının/ potansiyelinin açığa çıkarmasıdır, aslına rücu etme arayışıdır. Kendini, bu enkarne döneminde tezahür ettirmesidir.

Bu yüzden, Tanrısal Aşkı en güzel “ hamdım, piştim, yandım” diye Tasavvufta Mevlana anlatmıştır. Tanrısal Aşkta, şaşkınlık,hayranlık, şükür ve teslimiyet/güven var. Tanrısal Aşkta,  denge ve nötr ruh hali var, olanı-biteni gülümseme ve “ kabulle karşılama ” var.  

Tanrısal Aşkta,genellikle kendini gerçekleştirme de var, enkarne olduğu bu dönemde yaşam planına göre tekamülünü yerine getirme/yani cüzzi bilincini külli bilinçte açığa çıkarma/ bu alandaki esmalarında(düşünce-duygu/bilinç-idrak) doyuma ulaşması var.

KOZMİK AŞK : Beşer Aşkı ile Tanrısal Aşkı Birlikte Yaşamak/ BismillaharirRahmanirRahim Mekanını Kapsar.

Matriks Temelli Vizyon manyetik alanda 3.boyutta her 2 aşkta tek başına yetersizdir ve eksiktir. Beşer Aşkı, bizi köklendirir ve dünyada tutar, lakin sürekli ve yeterli değildir, çoğu zamanda geçicidir, hatta  genelde sonunda üzüntü-keder var.

Bir kişi, tek başına da Tanrısal Aşkı yaşayabilir ama Beşer Aşkını tamamlayan bir ilişki çok daha besleyici ve bütünleyicidir. Böyle bir ilişki, TEK’ten ÇİFTE ve ÇİFTLEŞMEYE- ÜREMEYE ve birliğe geçişin temelidir.

Bir adamın(ARTI kutup/eril) bir kadında(eksi kutup/dişil), bir kadının da bir adamda Beşer Aşkını ve Tanrısal Aşkı birlikte yaşaması kadar doyurucu,muazzam ve tatmin edici bir hal olamaz.Bu şekilde birlikte olan/birleşen bir kadın(dişil enerji) ve adamın(eril enerji) yaratacağı güç/manyetik alan o kadar büyük ve tamamlayıcı/bütüncül olur ki; hem kendilerini, hem etraflarındaki her şeyi beslerler ve büyütürler.

Neden mi?

Çünkü,bu ilişkide bilinç/evrim/tekamül/kaynak/içerik/çıktı olarak,  RAHİM(ilk 7 boyut) ve RAHMAN(11-19 boyut) halleri/esmaları ayni zamanda var. BEŞER VE TANRISAL AŞK’ın birlikte yaşandığı bir KOZMİK AŞK ilişkisinde  “ Bismillahirahmanirrrahim ” var , yani Rahman ve Rahim adına bütün esmalar/duygular-düşünceler var. Bu iki aşkın(Kozmik Aşk) birlikte yaşanması, insanın(dişil ve eril enerjinin) hem dünya köklenmesini, hem de kozmik boyutta yükselmesini sağlar.

Neden mi? Çünkü İlk Yaratıcı Tek’e erişene kadar alt sonsuzdan üst sonsuza kadar Kozmik Sistemin her mekanında birbirini tamamlayan/var eden/varlık olan her şey artı(eril)-eksi(dişil) kutupludur(çekirdek/atom/varlık/mutlak madde por). Canlı-cansız manyetik alanlar/güçler/ varlıklar hep artı-eksi/dişil-eril enerjiden oluşur. Zaten, birlik bilincinin ilk aşaması da dişil-eril enerjinin biraraya gelmesi ve yarattıkları manyetik alanın birlikte büyümesi-gelişmesi ile olur.

O yüzden bir adamın kendini bir kadında, bir kadının da kendini bir adamda beşeri aşkı tamamlayan bir şekilde Tanrısal Aşkla(insan olması/anlam-mana) bulması (hakiki ruh ikizi),açığa çıkarması,kozmik sistemle bütünleşerek birlikte büyümesi ve gelişmesi ibadetlerin  en güzelidir..

Prev PostKozmik Sistem/Hayat Kimleri Törpüler?
Next PostEğer Acele Etmezsek, YIKICI İKLİM DÖNGÜLERİNE Gireceğiz!

Leave a reply