Roma İmparatorluğundan Vatikan’a , Vatikan’dan Tapınak Şövalyelerine/Masonlara…
Masonlardan Illuminati’ye, Fransız devriminden ABD’nin ve sonrasında AB’nin kuruluşuna ve Süleyman Tapınağının Yeniden inşasında Evenjalizm ile Siyonizmin ortaklığına ve Ortadoğu’daki Savaşa…
Tüm bu tarihsel kronolojik hikayenin arka planı…
Üniversitede sosyolog (rahmetli) Kadir Cangızbay hocam, “ tarih boşuna yaşanmış bir deney değildir ” derdi. Tabii o yıllarda bu cümlenin bu kadar derin ve doğru olduğunu pek kavrayamazdık ama yıllar içerisinde ve özellikle bugün başta Orta Doğu olmak üzere, genel olarak dünyada yaşananlara baktığımızda ne kadar doğru olduğunu anladım. Bugünü anlamak için, mümkün olduğunca geçmişe/tarihe bakmak ve sebep-sonuç dinamikleri ile kök sebepleri anlamaya çalışmak lazım.
Madem ortada akıllara durgunluk verecek şekilde felaketin eşiğine getirdiğimiz bir dünya ve insana yakışmayan bir medeniyet var ; mutlaka bunun en dibinde bazı insanları etkileyen“ kök sebepler ” olmalı. Elbette, birbirini besleyen/etkileyen birden fazla kök sebepler var ama sanırım bu makalede çoklu disipliner bir perspektifle tarihsel sürece bakarak, parçaları birleştirerek sentezlemeye çalışacağım hikaye(dünyayı felaketin eşiğine getiren), en majör sebeplerden/yönlendirici etkilerden biridir….İsterseniz, anlatacağım hikayeyi yaratıcı bir komple teorisi olarakta algılayabilir/tanımlayabilirsiniz.
Süleyman Tapınağının 3.kez İnşası
Tarihsel arka planları, motivasyonları ve sebep-sonuç dinamikleri ile parçaları birleştirerek anlatacağım bu sentez hikaye, “ Roma’dan Vatikana ve Vatikandan Tapınak Şövalyelerine,Tapınak Şövalyelerinden Masonlara,Masonlardan İlumanitiye, Ilumaniti’den Evanjelizme kadar uzanan derin multi-disipliner bir analizin bugünün saha gerçekliğinde Siyonizm Dünyasının esas amaçlarına/hedeflerine dayanıyor aslında.
Ve tüm bunların arkasında/kök sebebinde, Yahudilik ve Evanjelist Hristiyanların(ve bazı Protestanların) ayrıntılarda farklılıkları olsa da, ortak payda da Armegeddon Savaşı (kıyamet habercisi) ile Mesih’in yeniden (Hz.İsa’nın) dünyaya gelmesini sağlamak ve kendilerine (Tanrı’nın arı ırkına) vadedilen topraklarda Tanrı’nın imparatorluğunu yeniden kurmaktır. Ki, bunun içinde “ SÜLEYMAN TAPINAĞININ Kudüs’te 3.kez yeniden İnşa edilmesi gerekir. ”
Siyonizmle Evanjelist Hristiyanlık, Eski Ahit’te Yahudilerin vadedilmiş topraklara dönmesini tanrısal bir plan olarak görmekte ve birlikte bunun gerçekleşmesini desteklemektedir. Çünkü, Hristiyan Evanjelistler, bu desteği ayni zamanda İsa Mesih’in 2.kez dünyaya gelmesinin ön koşulu olarak görür ve inanır.
…Şimdi,kanımca tüm dünyayı felaketin eşiğine getiren bu kök sebebi/tezi, tarihsel bir kronoloji içerisinde sebep-sonuç dinamileri ile ortaya koymaya çalışalım.
ABD’nin kuruluşu
Baştan ifade edeyim; en makro/en genel bakışla,komplo teorilerine taş çıkarırcasına anlatacağım bu devasa hikaye, aslında ABD diye ( vaktiyle Iluminati’nın Güney-Kuzey savaşını başlatarak/Kuzeyi desteklemesi/finanse etmesi ile oldu) mekanik çok uluslu bir şirket devletin kurulmasının kök sebeplerinden biridir.
Hatta, bugün itibarı ile artık yüzde yüz emin olduğum bir tespitim daha var. Kanımca, küreselci, insan hakları, özgürlükler, görece daha laik, demokrasi ambalajı ile ABD’de Demokrat çatısı altında toplananların karar verici tepe güçleri, büyük ölçüde ABD vatandaşı olan SİYONİSTLERDİR veya bu hedefe göbekten bağlı olan Hristiyan Protestanlardır ; buna karşın baskın bir Evenjalist kimlikle muhafazakar parti değerleri altında toplananlar da Cumhuriyetcilerdir. Lakin, her iki tarafında farklı yolları/dozaj ayarları,uygulamaları ve motivasyonları olsa da, makro hedefleri ve rotaları aynidir(bu makalenin/hikayenin mesajı/amacı/kök sebep).
ABD’nin vaktiyle çok uluslu mekanik küresel bir şirketler devleti olarak kurulmasının en basit örneğini FED yapılanmasında görebilirsiniz zaten. FED(doların sahibi ve matbaası), 12 bölgesel federal FED’ten oluşuyor ve bu federal FED’ler kamu-özel kurucu ortaklardan oluşmaktadır,ki bu özel ortakların(FED’lerin) tümü bu hikayede anlatacağım misyonun taraflarıdır,oyun kurucularıdır.
ABD, aslında Avrupalıların/özellikle İngiltere’nin (dönemin eko-politik/ dinsel gücü Illuminati) organize ve desteği ile Amerika coğrafyasında yerlilerle, Afrikadan gelenlerin Kuzey-Güney kavgası/savaşı(farklı eyaletlerde ayrık güçler olarak var olan) sonrası zorla kurdurulmuştur.
Örneğin, Amerika’da Kuzey-Güney savaşında İngiliz İluminatı/Mason eko-politik güçleri, her yönüyle JP Morgan’ı destekledi (finans,media ve silah vs) ve karşılığında FED’de pay/söz sahibi ve tüm ülkenin demiryollarını/ulaşımını aldılar. Bu şekilde ticareti/siyaseti ve insan dolaşımını kontrol ettiler ve ABD’yi kuzey-güney entegre ederek ekonomik büyümenin/refahın ortaya çıkmasını sağladılar ve bu sürede de ABD devleti içerisinde büyük güç elde ettiler,her daim iktidarda baskın pozisyonda oldular vs…
İlginçtir, benzer bir işbirliği/destek, ABD’deki petrol endüstrisinin kurucusu ve ABD’deki bu yapının en büyük temsilcilerinden olan Rockefller ile yapıldı. Tüm bunları finanse eden ve destekleyen de Avrupa’da bu yapının (aşağıda anlatacağımız) en temel oyuncusu ve kurucusu da Rothschild ailesiydi.Çünkü, tüm AVRUPA’daki bankacılığı ve finansi elinde tutuyordu ( bir çok ülkede ve bölgede savaşları finanse ediyordu ve savaş sonrası yapılanmalarda eko-politik pozisyonlar alıyordu).Başta Napolyonu’da finanse ettiler(sonra ters düştüler), ayni şekilde Osmanlı’yı da kendi emelleri için finanse ettiler,borç verdiler (kapitülasyonların sebebi).
Neticede, dünyamızın felekatin eşiğine gelmesinin en dibindeki kök sebeplerden biri, “ işte bu Tanrı’nın arı çocukları(ve misyonları) olduğunu düşünen ırksal ve dinsel (inanç) bir grup Siyonistin/Evenjalist işbirliğinin ve bu işbirliği grubunun direkt ve indirekt farklı çıkar ve inançlarla bağlı olarak kontrolünde/etkisinde olan bazı global şirketlerin (özellikle baskın finans,media/iletişim araçları ve kilit teknolojileri elinde tutanlar ) ve bu gruba ayni motivasyonlarla/karşılıklı bağımlılıkla bağlı olan, devletlerinde(BATI medeniyetinde) etkili olan siyasetçilerin/kişilerin hem kendi ülkelerinde, hem de global düzeydeki kurumlarla/mekanizmalarla eko-politik gücü ellerinde tutmak istemeleri ve tüm politika ve icraatları “ bu en kök sebepe ” göre yapmaları ve yönlendirmeleridir. Dünya Bankası,IMF’i,Dünya Ekonomik Formunu/Davos’u,Dünya Ticaret Örgütünü,iklim değişikliği ile ilgili COP süreçlerini,AB Komisyon başkanını/Parlemento başkanını, dünyada bir çok büyük şehrin belediye başkanını,şehirlerin/belediyelerin birliği “City 40 ” altında bu grup yönlendirmeye ve belirlemeye çalışıyor.
Genelde,en alttan en üste entegre-tamamlayıcı ve bütüncül eko-politik/sosyo-kültürel/dinsel yapıların/organizasyonların oluşumunun dibinde, her zaman tüm bu yapıları karşılıklı bağımlılıklarla,çıkar maksimizasyonlarıyla bir arada tutan “ tutkal niteliğinde kök bir sebeb/amaç ” vardır”.
İnsanlar pek farkında olmayabilir ancak ,hayat/ piyasa dinamikleri ve mekanizmaları ile bu çok basit kök sebep/amaçlar çoğu zaman, karşılıklı bağımlılık ve çıkar maksimizasyonları sonucunda hayal bile edemeyeceğiniz büyüklükte ve güçte yatay-dikey seviyede devasa piramitler oluşturabiliyor(örnekleri çok fazla var).
Tarihsel arka plana ve sebep-sonuç dinamikleriyle ortaya koyacağımız hikayemize(kök sebep temelli) başlamadan önce, örneğin bugünlerde felaketin eşiğine gelen dünyamızda ortaya çıkan Çin ve Rus etkisi, bütün bu gelişime paralel bir etki-tepki dinamiği ile gelişti ve majör etki kapasitesi kazandı diye düşünüyorum. Bu yüzden Çin ve Rus etkisini, BATI MEDENİYETİ(AB+ABD)ni şekillendiren temel kök sebebe paralel bir yan etki olarak görüyorum.
……Elbette daha geriye gidebiliriz ama sanırım “ bu kök sebebi ” anlamak için Roma İmparatorluğundan başlamak yeterlidir. Nedir bu örtülü-açık bir şekilde, Roma’dan günümüze BATI MEDENİYETİ’ni şekillendiren ve yönlendiren(haliyle dünyayı) kök sebep ve bu kök sebebin bugüne kadar ki gelişim süreci ?
Roma İmparatorluğunun Hristiyanlığı Kabulu
…..Pagan olan Roma İmparatorluğu, M.S 380 yılında varlığını ve hükümdarlığını korumak ve devam ettirmek için Hristiyanlığı benimsedi ve iktidarını yüz yıl daha korudu.Tabii bu sürede Katolik Klisesi ile iktidarını defacto paylaşmak zorunda kaldı ve sonunda M.S 476’da çökmeye başladığında boşluğu/otoriteyi Katolik Klisesi/ Vatikan İmparatorluğuna kaptırdı.
Vatikan İmparatorluğu’da, Roma’nın etki coğrafyasında ve Avrupa’nın bütününde her ülkede/bölgede kendine bağlı Katolık Kiliseleri ve bu kiliselere göbekten bağlı olan Tanrı’nın yeryüzünde defacto temsilcileri niteliğinde olan ülke bazlı Krallıklarla gücü ele geçirdi ve hükmettiği coğrafyalarda devasa bir ekonomi yarattı(kuralları koydu ve vergileri topladı vs).
Haçlı Seferler ve Tapınak Şövalyeleri
1100-1300 yıllarında Vatikan’ın kontrolünde ve yönetiminde Avrupa’dan Kudüs’e Hristiyanlığın kutsal varlıklarını korumak ve ele geçirmek için Haçlı Seferler yapıldı. Vatikan, defacto Doğu Roma İmparatorluğu olan Bizanslıları da bu seferlerde taşeron olarak kullandı.Avrupa’dan Kudüs’e yapılan bu Haçlı Seferler sırasında 3 katolik rahibin örgütlediği Tapınak Şövalyeleri kuruldu.Bu şövalyeler, bir bakıma Hristiyan halktan çok ilgi ve destek gördü, Vatikan’da başlangıçta işine geldiği için bunları destekledi.İsimlerinin Tapınak Şövalyesi olmasının sebebi de “ kendilerini İsa’nın ve Süleyman Tapınağının Fakir Askerleri “ olarak görmeleridir.
Yani,örtülü olarak Hristiyanlıkla-Yahudiliğin sentezine,devamlılığına inanıyorlardı. Çünkü,İsa zaten Yahudiydi ve doğru yoldan ayrılan Yahudileri rehabilite etmeye,onları doğru yola davet etmeye gelmişti. Hz.İsa’nın ayrı bir din oluşturma amacı yoktu(aslında hiç bir peygamberin yoktu), Hristiyanlığı ayrı bir din olarak konumlandıran ve sunan Pavlus’tu(Saint Paul).
Tapınak Şövalyeleri, gönüllü veya paralı olarak katılan inanmış Hristiyanlara bu seferler sırasında ihtiyaçları olan her tür desteği sağladı.Onlara rehberlik yaptı ve bu seferlere katılanların her tür ticari,ulaşım,savaşla ilgili ihtiyaçlarını organize etti.Kudüs’te Yahudilerin de destek ve yardımları ile merkezleri vardı ve seferlere katılanlara her tür lojistiği de sağlıyorlardı.
Bu arada altın ticareti(o vakitler para yerine geçiyordu) ve takası işine girdiler.Haçlı seferlere katılanlar, Avrupa’da altınlarını (fiziki) Tapınak Şövalyelerine veriyorlardı,onlarda karşılığında bir kağıt(senet) veriyordu ve Kudüs’te bu ihtiyaçlarını bu kağıtları kullanarak karşılıyorlardı(Kudüs’te garantisi Tapınak Şövalyeleriydi).
Bu vesileyle, altın karşılığı senet/kağıt para takas işini başlatmış, öğrenmiş ve keyfine varmış oldular ve bu şekilde ilk bankacılık,ilk finansman yöntemini geliştirmeye başladılar,tabii ki o zamanlar katolik kilisesi prensibi gereği “ faiz yasak” , bildiğiniz gibi faiz Protestanlıkla serbest kaldı(ve riske dayalı girişimcilik gelişti vs).
Bu seferler sırasında Yahudiler, Romalıların yıktığı Süleyman Tapınağını hem korumaları, hem de inceleme ve araştırma yapmaları için Tapınak Şövalyelerine açtı. Tapınak Şövalyeleri, zaman içerisinde burada Yahudilik ve Hristiyanlıkla (Katolik Klisesinin temel değerlerini/inançlarını kökten sarsacak bilgiler) ilgili önemli bazı belgelere,kayıtlara,emaralere ulaştı.Hatta, Ahid Sandığından parçalara ulaştıkları da söyleniyor.
Tapınak Şövalyeleri, Süleyman Tapınağında bulduğu ve Katolik Kilisesinin gücünü/temelini kökten sarsacak olan bu çok önemli belge ve kayıtları Vatikan’a/Katolik Kilisesine götürdü.Haliyle Vatikan, varlığına tehdit olarak gördüğü bu belge/kayıtların açığa çıkmasını istemedi,aksi halde eko-politik imparatorluğu çökecekti; dolayısıyla Tapınak Şövalyeleri ile kazan kazana dayalı(gönüllü-zorunlu) bir anlaşma yapmak zorunda kaldı.
Tapınak Şövalyelerinin Vatikandan Aldığı Tavizler : Vergisiz Ticaret ve Altın Takası/Ticareti
Tapınak Şövalyeleri, bulduğu belgeleri Vatikan’a verme karşılığında Vatikan’dan hükmettikleri tüm ülke ve coğrafyalarda “ vergisiz ticaret ve altın ticareti(finans/defacto bankacılık) izni talep etti ”. Bu ayrıcalıklı ticaret ve yetkilerle Tapınak Şövalyeleri, çok kısa sürede tüm Avrupa’da muazzam bir ekonomik güç ve eko-politik network oluşturmaya ve her seviyeden insan/kurum/ülke ile çekim yapmaya/adres olmaya başladı.Doğal olarak bunu yaparken de, her ülkedeki otoritelerle/krallıklarla/katolik kilisesi mensupları ile çıkar çatışması yaşadılar.
Bugünün dünyasında vergisiz ve offshore işlemlerinin(ticari/finansal) başlangıcı aslında Tapınak Şövalyelerine dayanır, o yıllarda zaman içerisinde kendilerine dağlık ve korunaklı bölge olan İsviçre’yi baz bölge olarak seçtiler ve orada konuşlandılar.
Tabii, Tapınak Şövalyeleri zaman içerisinde,özellikle Orta Çağda Katolik Hristiyanlığın dışında, ülke bazlı krallıklara karşı da bir başkalıdırı şeklinde ortaya çıkan ve Tapınak Şövalyelerinin yeni formatı(örtülü dinler üstü ambalajı ile) olan Masonlarla birlikte protestanlığın ilk tohumlarını da serpiştirmiş oldular. Zaten, bu süreç sonunda Avrupa’da/Fransa’da rönesansı ve aydınlanma çağını getirdi aslında.
Masonluk(Tapınak Şövalyelerinin örtülü piyasa formatı), kanımca, Siyonizmin sırlanmış/gizli/örtülü temel amaçları/değerleri/felsefesi üzerine inşa edilmiş olan ve başlarda Hristiyanlıkta Protestanlık, sonrasında İlumunati ve Evejanjalizmin fraksiyonu ile şekillenen sonrasında İslamı’da kapsayarak tüm dünyada dinler üstü,dinlerin/insanların birliğini savunan ama arkasında ve dibinde devasa bir eko-politik güç oluşturan küresel barışçıl bir organizasyon haline dönüştü.
1300’lü yıllarda Tapınak Şövalyeleri çok güçlenmişti ve özellikle Fransa Kralı Philip’i ve Vatikan Katolik Kilisesini çok rahatsız etmeye başlamıştı.Çünkü, Vatikan ve entegre Krallıklar üzerine inşa edilen sistemin(monarşi) varlığına artık çok büyük tehdit oluşturmaya başlamışlardı, bunun üzere Kral Philip Vatikan’ı ikna etti ve Vatikan’da Tapınak Şövalyelerinin liderlerini idam ettirerek Tapınak Şövalyelerine ağır bir darbe vurmuş oldu.Bunun üzerine Tapınak Şövalyeleri varlıklarını, daha sonra gayrıresmi bir yer altı örgütü/teşkilatı olarak devam ettirdi ve dağlık/verimsiz bölge olan İsviçre’ye yerleştiler ve burayı merkez yaptılar.
Tapınak Şövalyeleri, 1100-1300 arasında elde ettiği vergisiz ticaret ve altın ticareti(bankacılık/finans) gücünü tüm Avrupa’ya yaymıştı ve o dönemlerde de özellikle küçük esnafı kendine bağlamıştı.Onlara el altından faiz karşılığında kredi veriyordu aslında ve onları hem büyütüyordu hem de kontrol ediyordu.
Zaten, bu kitle bağlı bulundukları krallıkların ağır vergi yükü/baskısı altındaydı(ayni zamanda dinsel/sosyo-kültürel ve politik olarak).Krallıklar topladıkları verginin bir kısmını kendilerine, geri kalanını da Vatikan’a/Katolik Kilisesine aktarıyordu ve Katolik Kilisesinin bu şekilde sahip olduğu bir çok banka ve şirket vardı.
Tapınak Şövalyelerinden Masonluğa Geçiş ve Avrupa’da Bankacılıkta Rotschilds Ailesi
Bu yüzden, masonluk küçük esnaf locaları(ezilen) ile ortaya çıktı(büyüklerin de kontrolünde) ve gelişti. Tapınak Şövalyeleri ve sonrasında Masonluk versiyonu ayni zamanda aslında o dönemlerde katı Katolik kurallarına karşı bir başkaldırı idi ve “ bilimsel aklı, özgürlüğü,serbest ticareti,kardeşliği,hakkı-hukuku,eşit insan haklarını vs temsil ediyordu.”
….1300’lü yıllardan 16.-17.yuzyıllara kadar yer altında/gizli/gayrı resmi olarak varlığını sürdüren Tapınak Şövalyeleri ve organizasyonu, zaman içerisinde yer üstünde kendini (resmi) Mason Locaları olarak dönüştürdü, konumlandı ve göstermeye başladı.
İşte bu yıllar içerisinde özellikle 1300’lerden sonra Tapınak Şövalyelerinin Mason Locasına dönüşümü sırasında Siyonizmin en büyük misyonerlerinden olan Rotschilds ailesi en büyük oyun kurucuları olarak MASON dünyasınında konumlanarak, Tapınak Şövalyelerinden kalan vergisiz ticaret ve bankacılık avantajlarını kullanarak Avrupa’nın her yerinde banka sahibi oldu(özellikle altın ve değerli madenler ticaretini yönlendirdi).Baba Rotschilds, 10 oğlunu Avrupa’nın en büyük şehirlerine gönderdi(onlara misyon verdi) ve Avrupa’nın bankeri oldu ve tüm finans piyasasını/parayı/gücü ele geçirdi.
İngiltere’de 1717’de Avrupa’da organize olan 4 büyük mason locası biraraya gelerek resmi olarak kendilerini Büyük Mason Locası olarak deklere ettiler. Bildiğiniz gibi dünyanın en büyük finans merkezi İngilitere’deki CİTY(City of London) ‘dir ve tamamen bu bahsettiğimiz yapının kontrolünde(onlara sağlanan avanjatlar ve ayrılacalıklarla) ortaya çıktı.Tüm bunların arkasındaki en büyük oyun kurucu Rotschilds ailesi vardı…Rockfeller, daha çok ABD ayağını oluşturdu.
….1700’lü yıllara gelindiğinde artık Vatikan/Katolik Kilisesi ve bu eko-politik gücü elinde tutan ona bağlı ülkesel krallıklar , artık ağır katolik prensipleri ve değerleri yüzünden halklar tarafından büyük tepki görüyordu.İşte bu dönemde yer altındaki Tapınak Şövalyeleri/yer üstündeki özgürlükler ve kardeşliğin,aklın-bilimin temsilcileri olan Masonlar, bu yapıyı yıkmak için savaşıyordu.
Illuminatı’nin Kuruluşu, Vatikan ve Monarşi ile Savaşı
Bu dönemde ,Almanya’nın Bavyera eyaletinde bir üniversite hukuk profösörü olan ve Katolik dogmalara karşı başkaldıran Adam Weishaupt ile Mason/Tapınak Şövalyeleri bir araya geldi ve İlluminati adıyla kilise ve monarşiye karşı aydınlanma,özgür düşünce amacıyla bir örgüt kurdular.
Illuminati Örgütü(Mason+ Tapınak Şövalyeleri alt yapısı ve felsefesi ile),o yıllarda Siyonist işinsanlarının sahip olduğu finans-bankacılık,ticaret,teknoloji şirketleri(ki daha çok savaş),medya ve eglence,ilaç-sağlık,enerji gibi devasa bir gücü Katolik Kilisesi ve Monarşiyi yıkmak için kullandı.
Hatta,Adam Weishaupt’u Fransaya gönderdiler,onu ve organize ettiği kişileri/kurumları destekleyerek Avrupa’da Vatikan Katolik Kilisenin ve Monarşilerin topyekün yıkılmasının alt yapısı olan Rönesans aydınlanma sürecini başlattılar ve sonunda Fransız devrimi ile monarşileri yıkmaya başladılar….
Özetle,Avrupa’daki Monarşi ve Katolik Kilisesinin egemenliğini yıkan Illuminati örgütü ve yapılanmasıydı.Ki, bu örgüt sonrasında hem Avrupa’daki 1. ve 2.dünya savaşlarına taraf oldu, hem de ABD iç savaşına ve federal ABD devletinin kuruluşuna da taraf oldu.
AB’nin kuruluşunda Masonların Dolaylı Etkisi
AB’nin kuruluşunda da “Tapınak Şövalyeleri,Masonlar,Illuminati ” arka planda tohumlama yaparak,yönlendirici oyun kurucuları oldular. Esas amaç, BATI MEDENİYETİNİ(bu hikayenin sorumluları/hedeflerine/ oyun kurucularıyla) konsolide ederek birleştirmekti.Amerika kıtasında tek bir çatı(federal devlet yaratıldı),ayni şekilde Avrupa kıtasında da AB ile tek bir federal devlet/yapı kurarak bunları eko-politik,askeri ve dinsel hedeflerle birleştirmek ve dünyayı yönlendirmekti.
AB’nin kurucu fikir babası, Avrupa’nın tek çatı altında federal entegrasyonuna inanan ve 2.dünya savaşından sonra sanayinin(ve savaşın) en önemli hammadde kaynağı olan kömür ve çelik ticaretini bir birlik altında toplamaya ve yönetmeye çalışan, o dönemin en büyük ticaret adamı ve uluslararası ilişkiler piri olan Jean Monnet (ailesinin konyak üretimi/ ticareti vardı, ayni zamanda kömür ve demir çelik ticareti yapıyordu) aslında Masonlar(Illuminati) ile yüksek düzeyde işbirliği yapıyordu ve onların büyük desteği ile Avrupa Kömür & Çelik Topluluğunu kurdu(ki Almanya-Fransa arasında barışı tesis etmenin yanında diğer bir örtülü amaçlarından biri de Rusya’ya karşı üstünlük sağlamaktı).Sonrasında Avrupa Atom Enerji Birliği ve AET(Avrupa Ekonomik Topluluğu) kuruldu ve AB bugünlere kadar evrildi.
Şimdi bu tarihi arka plan sentezinden/analizinden sonra bugünün dünyasında eko-politik saha gerçeklerine gelelim…
Dolar ve Dolara bağlı Finansal Sistemin Çökme Riski
2019’dan beri dolar ve dolara bağlı finansal sistemin 2030’a kadar çökeceğini ve bu çökme ile ABD ‘de bazı federal devletlerin ayrılacağını iddia ediyorum. Bu kez dünyanın dolar kaynaklı yaşayacağı kriz/çökme “ varlık erezyonu/değer algısı /dolara bağlı fiyatlama mekanizması çökecek ” olacak(dolara bağlı fiyat algısı da çökecek) ve üzerine daha fazla dolar saçarak yangın söndürülemeyecek.
Piyasalarda paradigma değişti ve bazı bağımsız(hikayeden) oyuncular pozisyonlarını dolar aleyhine değiştiriyor(altın ve bitcoin gibi arzı kısıtlı,güven veren sağlam varlıklara geçiş var) ama henüz sürü psikolojisine dönüşmediği için insanlar hissetmiyor,göremiyor.
ABD çok borçlu ve çok yüksek bütçe açıkları var. Ve doların karşılığı yok, dünya karşılıksız dolar okyanusunda(yalan bir dünya) ve kaldıraçlı türev piyasaları ile de çok büyük suni varlık değer artışı içerisindedir. Devletler ve insanlar, karşlılığı olmayan paraları tüketmiş durumda.
1970’de çok büyük bir strateji ile dolar altın standartından kopartıldı ve bugünkü küresel populizmin/yozlaşmanın derinleşmesine çanak tuttu. Bu karşılıksız/sonsuz dolar yaratma kabiliyeti, zincirleme bir çok ülkeyi(siyasileri/şirketleri/kurumları) iktidar/güç ve servet güdüsüne dayalı farklı çıkarlarla ele geçirdi (bulaşıcı etki),vakumladı ve sonuçta bugün itibarı ile dünyayı felaketin eşiğine getiren çok büyük bir bataklık oluştu. Bugün itibarı ile toplam dünya milli gelirinin 3 katından fazla toplam borç oluştu.
ABD devleti, bu karşılıksız para basma ve kaynak yaratmaya dayalı federal gücünü/tutkalını; (i) ileri seviyedeki askeri gücünden (ki bütçesinin % 15’ni kapsiyor ve yıllık 1 trilyon dolar harcıyor ) ve (ii) doların uluslararası ticarette ve mali sistemdeki rezerv ve refarans para(petrol ve emtia piyasalarının fiyatlamasında) olmasından almaktadır.
FED – Hazine ve bazı özel lokomotif ABD bankalar üzerinden kurulan bir tahvil-dolar ponzi sistemi ile kendini finanse ediyor (daha önce konu ile ilgili yazdığım makaleye bak…..). Bu ponzi sisteminde ABD halkı borçlu(Hazine),alacaklılar ise genelde cari fazla veren ülkeler ve büyük ölçüde aslında 4 bankadır (oyun kurucular), ki bunlar “ JP Morgan, Bank of America, Wells Fargo, Citiroup” 4 banka (ki ponzi sistemini bunlar ayakta tutuyor). Merrill Lynch ve Goldman Sachs’ta bu ponzi sisteminin önemli parçalarındandır. Bu bankalar, ayni şekilde AB tahvillerini de almakta ve AB ülkelerini finanse etmektedir.
4 devasa Yatırım Fonu ve Sahip Oldukları Küresel Şirketler
Peki tüm bu bankaların sahipleri/hissedarları kimlerdir? Hepsinin de baskın hissedarları/sahipleri/yönlendirici güçleri” Vanguard, BlackRock, Berkshire Hathaway,State Street Corporation ” gibi dünyanın bir çok büyük şirketinin de sahipleri olan yatırım fonlarıdır.
Örneğin,Vanguard grubunun hisse sahibi olduğu bazı şirketler şunlardır; “ Apple,Microsoft,Amazon,Alphabet,Tesla(çoğunluk hisse ve kontrol Elon Musk’ta),Meta(facebook),Johnson & Johnson,JP Morgan,Visa,Procter & Gamble, Unıted Health Group(ABD ve dünyanın en büyük sağlık sirketi),Nvıdia,Exxon Mobil,Bank of America vs”. ….Ayni şekilde BlackRock’ta ayni şirketlere sahiptir, hatta otomotiv ve savunma/silah sanayı şirketleri de var…
Peki, bu şirketlerin ve bu devasa yatırım fonlarının/bankalarının sahipleri kimler?
Bu büyük yatırım fonlarının/bankaların ve dev küresel şirketlerin sahipleri de, genelde Tapınak Şövalyelerinden Masonlara, Masonlardan İllumınati’ye ve bugünlerde farklı kurgularla yollarına devam eden ve kök sebepleri /defacto Evenjalizm ve Siyonizme dayanan kişi/kurumların şirketleri.
Varlıkları/Güçleri, doların ve ABD’nın devamına bağlı
Yani, dolar çökerse,yani ABD de çökerse; hem varlıklarını(ayni zamanda en büyük ABD tahvil alacaklıları) ,devasa küresel eko-politik güçlerini, hem de esas amaçlarını/hedeflerini kaybedecek olan gruplar.Bu grupların varlıklarının devamı, aslında kendi kontrolllerinde ABD’nin ve doların gücünün devam etmesine bağlıdır.
Bakın, Masonik,Illuminati gibi örgütlerin sembollerinde tıpkı 1 doların üzerindeki gibi “ her şeyi gören göz ” , 13’lü piramit sistemi ve üzerinde “ Novus Ordo Seclorum/Annuit Coeptis” yani “ işleriniz ve girişimleriniz İlahi olarak destekleniyor ” ezoretik ve spritüel mesajlar var.
Sonuçta, doların ve ABD ‘nin baskın küresel gücünün devamı (ve indirekt/örtülü Siyonizm hedeflerinin gerçekleşmesi için) için ; (i) ABD devletinin borçlarının ödenmesi,(ii) bütçe açıklarının kapatılması veya her ikisininde sürdürülebilir seviyelere gelmesi gerekir. Ki, bu şekilde kendi kontrollerinde büyük küresel hedefler/tek din çatısı(dinlerin birliği) altında toplanma/tek para/ tek devlet yönetim hayalleri devam etsin. İşte tüm bunları temsil eden kök sebep/motivasyon da, “Süleyman Tapınağının yeniden inşası hedefi/amacıdır.
Küresel düzeyde baskın pozisyonunu/yönlendirici gücünü kaybetmemek için ABD’nin en büyük rakibi Çin (1990’lardan sonra Rusya rakip değil) ve Çin’in Asya-Afrika’da oluşturduğu eko-politik organizasyonlardır. Vaktiyle Rusya’nın kışkırtılıp Ukrayna’ya müdahalesinin arkasında da bu çok yönlü amaç vardır. Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi ile ABD, aslında AB’yi yeniden kucağına aldı (hem ekonomik, hem siyasi/jeo-politik olarak ) ve NATO ile konsolide etti.
Bu şekilde, NATO’yu dünyanın her coğrafyasında Çin’e karşı kullanmak (Rusya piyon) ve çevrelemek için en büyük oyuncu haline getirdi. Ekonomik açıdan da NATO’yu Avrupa’ya finanse ettirdi(kendi savaş sanayini desteklemiş oldu). Çin’in Doğu-Batı entegrasyonunu ve hakimiyetini artıracak olan Büyük Yol ve Kuşak Projesini de kısmen erteledi/öteledi/çevreledi vs.
Dolayısıyla, şimdilerde Ortadoğu’da ABD (ve AB) destekli İsrail operasyonları, bu devasa hedeflerin arka plandaki çok yönlü sinerjileri ve bu cephenin makroda ayni, mikro da farklı çıkarlarıyla ilgilidir.
Bu yüzden,doların sağlamlığı ve ABD’ nin küresel gücünü koruması (borçlarını ödemesi ) için sağlam bir kaynağa/varlığa ihtiyaç var.İşte, Ortadoğu-Akdeniz/Kuzey Afrika petrol ve doğal gaz kaynakları bu açıdan çok yönlü önemli bir kaynak ve varlıktır/silahtır. Hedef, bahsettiğim ABD/AB şirketleri üzerinden bu kaynakları kontrol etmek (bu şekilde AB enerji arz güvenliği de sağlanacak/ÇİN’in bu coğrafyadan enerji tedarikine de engel olunacak ) ve sonrasında direkt ve indirekt piyasa dinamikleri ile ABD borçlarını ödemek, dünyanın en büyük savunma/savaş bütçesine sahip ABD bütçesini finanse etmeye devam etmek.Bunların maliyetini ,sıradan ABD vatandaşlarına ödetmek(vergileriyle) günümüz demokrasi ve açık toplum yapısında zor görünüyor ve kaldı ki büyük babalar zaten bunun böyle olmayacağını biliyor.
Dolayısıyla, bu operasyon yapıldıktan sonra, ABD borçlarını azaltmak/ödemek ( doların sağlamlılığını korumak amacıyla) için bu devasa küresel şirketlerden(oyun kurucu ve menfaati toplayanlar) bir defaya mahsus “servet vergisi ” alınacağına inanıyorum.Bir bakıma, bu büyük savaşın zorunlu karşılığı olacak.Büyük resimde kazan kazan bir durum olacak yani.
Sontahlilde , komplo teorilerine taş çıkartan bu devasa operasyonun ve hikayenin oyun kurucuları, genelde ayni ama özelde farklı sebep/motivasyonlarla – felaketin eşiğine getirdikleri dünyamızda – şimdi de bir taşta 10 kuş vurmayı hedefliyor.Bunu varlıklarının/güçlerinin devamı için elzem ve zorunlu şart olarak görüyorlar.
İşte aslında bugünlerde Ortadoğu’da İsrail dinamiği ile başlayan yeni dizayninın arkasındaki kök sebepler, buraya kadar tarihsel bir kronoloji ile ortaya koyduğum birbiri ile ilintili eko-politik/dinsel sebeplerdir,motivasyonlardır, karşılıklı çıkarlardır.
