Susuzluk, Kuraklık ve Küresel Gıda Krizinde İlk Dalga (2025-2030)

Yakında “ Tarım Ürünlerine İhracat Yasakları ” Başlayacak

 Artık “ Su ” , Altın Kadar Stratejiktir

Önümüzdeki 5 yıl (ki bu iklim krizinin ilk dalgası olacak), insanlık için sadece finansal türbülansların değil , aynı zamanda “ SU KRİZİNİN ve KURAKLIĞIN ”  ilk kez bu kadar global düzeyde hissedileceği ve acı verici sonuçlarının olacağı , “ iklim krizinin de bundan sonra hayatı/global eko-politiği/stratejiyi belirleyici yıllar olacak ”. Ben buna ilk dalga diyorum, çünkü esas büyük kriz “ 2030-2035 ” döneminde yaşanacak. 

  • Artan sıcaklıklar,
  • Azalan yeraltı su rezervleri,
  • Düzensiz yağışlar ve yıkıcı seller,
  • Tarımsal üretime darbe vuracak olan şok/mevsim dışı hava değişimleri ,
  • Küresel nehir havzalarındaki çatışmalar (Nil, Fırat-Dicle, Mekong, Colorado vs)

sadece tarım ve hayvancılık üzerinde krizler-sorunlar yaratmayacak, ayni zamanda ilk dalgada görece daha az ama özellikle 2030’dan sonra – su sorununu çözemezsek(çevrim içi-döngüsel teknolojilerle)-  “ su kaynaklı jeopolitik şoklar/krizler/savaşlar yaşanacak”.

İçine girdiğimiz bu süreç, 2030’daki “Küresel Kusursuz Fırtına”nın (Great Collapse) en önemli ekonomik tetikleyicilerinden biri olacak ve krizin kontrol dışına çıkmasına da katalizör etkisi olacak .

En Fazla Darbe Alacak Temel Tarımsal Ürünler

Kuraklık ve su kıtlığı en çok “ su yoğun tarım ürünlerini ” vuracak:

  • Buğday ve Arpa :  Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya’da üretim %20–30 düşebilir. Bu, buğday-arpa ile üretilen gıdaları ve özellikle temel gıda maddesi olan ekmek fiyatlarını küresel ölçekte fırlatacak.
  • Mısır : Hayvancılık için temel yem kaynağı olduğundan, fiyat artışı et ve süt ürünlerini zincirleme şekilde etkileyecek.
  • Kahve ve Kakao :  Latin Amerika ve Afrika’daki kuraklık, lüks tüketim ürünlerini kriz malları haline getirecek.
  • Soya: Çin ve Asya pazarında gıda + yem ihtiyacını karşılayan soya, arz sıkıntısıyla stratejik ürün olacak.
  • Hayvansal Ürünler : Su ve yem kıtlığı (kuru + silaj) nedeniyle 2030’ kadar kırmızı et, süt, peynir gibi ürünlerde dolar bazında minumum % 50 + fiyat artışları olacağını öngörüyorum.

Global Eko-Politik Etkiler

  • Gıda Milliyetçiliği ve Tarımsal Ürünlerde İhracat Yasakları Başlayacak : Ülkeler ihracat kısıtlamalarıyla kendi iç pazarlarını korumaya çalışacak ve Stratejik Tarımsal Ürünlere İhracat Yasakları gelecek. Buğday, arpa ve bakliyatta yerli üretim + ihracat kısıtlamaları, ülkelerin yeni güvenlik kalkanı olacak. Örneğin kendi halkını beslemek için Hindistan’ın ilk buğday ihracat yasağı getirecek ülke olacağını öngörüyorum.
  • Yeni Jeopolitik Cepheler: Su havzaları üzerindeki devletlerarası gerilimler artacak (ör. Nil:  Etiyopya–Mısır; Fırat-Dicle: Türkiye–Suriye–Irak gibi ).
  • Göç Dalgaları: Afrika ve Orta Doğu’dan tarım-gıda krizine bağlı göç artacak, bu da Avrupa ve Türkiye üzerinde baskıyı artıracak.
  • Fakir Ülkelerde İsyan Riski (sosyal patlamalar): Gıda fiyatlarındaki patlama, bu dönemde 2011 Arap Baharı’na benzer sosyo-ekonomik şokları tetikleyebilir.

2030’a kadar dünya, sadece finansal bir “ çöküş ” değil, aynı zamanda iklim krizinin etkisiyle gıda ve su üzerinden de ağır sorunlar ve jeo-politik krizler/savaşlar yaşayacak. Bütün bunlar eşzamanlı yaşanacağı için 2030/32 döneminde “ Great Collapse ” olacak. Özetle, bundan sonra “ su ve gıda ”, krizden korunmak için altın kadar stratejik hale gelecek.

Kısaca, Küresel Kusursuz Fırtına ile Great Collapse yaşayacağımız bu dönemde ülkeler, sadece bankalarını değil (ki bu dönemde varlığının çoğunluğunu altınla stoklayan bankalar avantajlı çıkacak ), tarlalarını ve su kaynaklarını da koruma refleksiyle hareket etmek zorunda kalacak. İçine girdiğimiz dönemde, kim suya ve gıdaya sahip çıkarsa (sürdürülebilir -iklim dostu döngüsel teknolojilerle ve politikalarla ) yeni küresel düzenin liderlerinden biri o olabilir. Sebebi basit, “ çünkü su yoksa hayat yok ”

Peki Türkiye’nin bu dönemde avantajı ve dezavantajı ne?

Türkiye riskli/dezavantajlı, çünkü ciddi kuraklık/susuzluk riski var; hem yağış miktarı azalıyor, hem de en büyük su tüketimini yaptığı tarımda yanlış sulama nedeniyle çok büyük bir su kaybı-verimsizlik yaşıyor, atık sularını değerlendiremiyor(kötü su yönetimi var).

Peki Fırsatı Ne?

Bu dönemi doğru teknolojilere dayalı devlet politikaları ile kullanabilirse çok ciddi bir fırsatı olabilir. Artık uzun yılların endüstrileşme mücadelesinin sonunda bugünlerde elinde Basalia gibi iklim teknolojileri bütünlüğü olan döngüsel bir ileri dönüşüm teknolojisi var.

Eğer, Döngüsel Basalia Teknolojisi devlet politikası kapsamında doğru bir işbirliği ile kullanılabilirse (ki bu konuda elimizdeki döngüsel teknolojiye göre belediyelerle-devletle işbirliğinin iktisadi-idari kurgusu/stratejisi de hazırdır) ; o zaman Türkiye’nin hem su sorunu, hem toprak sorunu (iklime dayanıklı biyo-tarım) çözülür.

Ötesinde merkezinde, kamu-özel işbirliği modelinde Döngüsel Basalia Teknolojisinin konumlandırılacağı yeni bir sürdürülebilir eko-sistemle , dünyanın içine gireceği bu vahim iklim krizi ve Global Great Collapse döneminde, Türkiye hem kendi ihtiyacı olan tarım-hayvancılık ve gıda güvenliğini çözer, hem de dünyanın en büyük tarım-gıda-hayvancılık ürünleri ihracatçısı haline gelebilir ve içine gireceğimiz bu kriz döneminde de herkese yardım (tıpkı covıd döneminde yaptığı yardımlar gibi-Anadolu Vicdanı) eder .

Son tahlilde; artık su altın kadar stratejiktir. Eskiden altını olan kuralı koyardı ama içine girdiğimiz ve iklim krizi ile derinleşecek olan Küresel Kusursuz Fırtına döneminde (2030’da Global Collapse) “ önce suyu olan kuralı koyacak, sonra altını olan da korunacak ve bu büyük çöküşten avantajlı çıkacak.”

Prev PostKIBRIS’ta ÇÖZÜM;  KÜRESEL KUSURSUZ FIRTINA (2030 sonrası)’dan ve YAŞANACAK İKLİM KRİZLERİ ( ve doğal felaketler) SONRASINDA OLACAK 
Next PostBasalia ile Yeni Nesil Karbon Yutan Şehirler, Binalar, Topraklar, Malzemeler Mümkün

Leave a reply