Kısıtlı Gerçeklik Algısı ve Hakikat Algısı ile Yaşayanların Farkı

Genelde karşılaştığım, bir araya geldiğim insan(lar)ın , “ yaşama bakış/hayatı anlama/olanı-biteni algılama yöntemlerini ” merak ederim ve mutlaka öğrenmek/teşhis etmek isterim. Çünkü, sonrasında isteseniz de-istemeseniz de(çünkü baz veridir) o kişi(ler) ile ilgili tüm dialoğunuz/temasınız veya olası işbirliğiniz kesinlikle bu teşhis üzerinden ilerleyecektir.

Bu bağlamda insanları genel olarak 2 algı grubuna ayırıyorum. Elbette, 3.bir grupta bu 2’nin arasında arafta kalanlardır, yani henüz tarafını tam olarak netleştirememiş olanlar.

Kısıtlı Gerçeklik Algısı ile Yaşayanlar :

Bu gruptaki insanlar, olan-biteni, hayatı sadece 5 duyusu ile ( somut olarak görme-işitme- elle tutma gibi) madde temelli, lineer “ gerçeklik algısı ” ile yaşar, değerlendir, inanır, karar verir ve buna göre yaşarlar. Ki, ben bunlara “ android/mekanik insanlar/avatarlar ” diyorum.

Bu “android/mekanik avatarlar/insanlar ”, 3.boyut dünyasında atmosfer(gök) ile yer arasındaki manyetik alan sınırları içerisinde, ancak yaşamalarına yetecek kadar kısıtlı-limitli 5 duyu ve zihinlerinde 5 duyunun oluşturduğu  ” Gerçeklik Algısı ” ile yaşarlar.

İnsan gözü, 0.02 derece çözünürlükte ve 380 -780 nm dalga boyuna kadar görebilir .Bu aralık dışındakilerini/ve karanlıkta göremez ama göremediği mesafede ve dalga boyunda “ enerji-madde temelli ”  varlık/görüntüler olabilir” ve bunlar vardır/gerçektir yani. Mesela, kediler-köpekler gece çok iyi görür. Arılar ve kuşlar, insanın göremediği mor ötesini, yılanlar ise kızılötesini görebilir.

Demek ki, insanın sınırlı görme yeteneği ile göremediği “ ama gerçekte var olan bir şey yok değildir ”.

Örneğin, insan kulağı 20 Hz frekanstan daha düşük sesleri duyamaz, 30-60 dB şiddetinde sesler insan için uygundur ama 130 db şiddetindeki seslere dayanamaz. Ama yarasalar ve yunuslar, 100.000 Hz’e kadar ultrasonik sesleri dahi duyabilir, filler ise 20 Hz’nin altındaki sesleri bile duyabilir ve kilometrelerce uzaklıktaki fil arkadaşları ile iletişim kurabiliyor.

Demek ki, insanın sınırlı duyma yeteneğinden dolayı duyamadığı “ ama gerçekte var olan bir ses/madde yok değildir ”.

 İşte bahsettiğim bu “android/mekanik insanların gerçeklik algısı ”,  sadece bu 5 duyusu ile kısıtlıdır ve  genelde bu insanlar cüsselerine yapışık auralarıyla evrende ancak fiziksel bedenleri/cüsseleri kadar yer kaplarlar.  

 Hakikat Algısı ile Yaşayanlar :

Bir grup insanda, madde ötesi ve döngüsel/360 derecelik bir yaklaşımla, 5 duyu sınırları dışındaki gerçeklik algısının çok ötesinde, cüsselerini çevreleyen büyük kozmik auralarından dolayı kozmik bilgiden beslenerek, ilham alarak kısıtlı gerçeklik algısının ötesinde zihinlerinde açığa çıkan “Hakikat Algısı” ile yaşarlar. Bu insanlar, kendileri için gerçeğin yetmediğini bilirler/farkındadırlar.

Genelde bu insanlar, kozmik bilgilerle donatılan nöron örüntü ağları vasıtasıyla yaratıcı düşünce ve hayallere de sahiptir. Çünkü, bu hakikat algısı olan/oluşmuş insanlar, evrende cüssesinden daha büyük bir yer kapladığının farkındadır.

Ve bu hakikat algısı oluşan kişiler, artık hayata madde ötesi, döngüsel/360 derece, hikmet ve basiret gözü senteziyle bakmasını bilirler. Ve hayata dair analizleri/yorumları, madde-madde ötesi sentezle imbikten süzülerek kristalize/rafine olur.  

Çoğunlukla, hakikat algısına sahip kişiler salt gerçeklik algısı ile yaşayanları anlayabiliyor/empati yapabiliyor; ancak salt gerçeklik algısı ile yaşayanlar genelde hakikat algısı ile yaşayanları çoğu zaman anlamaz.

İnsan, hakikate varoluşa dair tüm gerçekleri toplayarak ulaşır. Hakikat, gerçeklerin toplamıdır aslında ve İnsan hakikate/ hakikat algısına, gerçekleri toplayarak ve kısıtlı gerçeklik algısının yetmediğini görerek/hissederek/anlayarak ulaşır.

Ve bir kişi de artık “ Hakikat Algısı ” oluşmuşsa onun tadına doyulmaz, hakikat algısı insanı damıtık hale getirir. Hakikat Algısı oluşan bu damıtık kişiler, artık hayata daha gülümseyerek, korkusuz, sakin-nötr bakarlar.

 Bu damıtık insanlar, daha idraklı, tamahkar, diğerkam olurlar. Ve hayatı da minnet ve şükürle, gelene geldiği için-gidene gittiği için yol veren bir tutumla, olanı-biteni de (hayır veya şer yönlü) asli planın ve külli bilincin/kaderin parçası olarak kendi cüzzi bilinçleri/kaderleri(yaşam planları) kapsamında/bağlamında “olması gerektiği için olan bir idrakla/kabulle ” yaşarlar.

Prev PostYAPAY ZEKA (YZ) ile Hiper DEMOKRASİ ÇAĞI Başlıyor
Next Post“ BİR HAYALİMİZ VAR ”

Leave a reply