2030 İçin Tek Şansımız : İKLİM DAVALARI!

Pek Yakında İKLİM DAVALARI ile ŞİRKETLERE,BELEDİYELERE, DEVLETLERE Ağır Tazminatlar ve Cezai Yükümlülükler Gelecek

 

 

İnsanoğlu ve insanoğlunun organizasyonları(kurumlar/şirketler/belediyeler/devletler vs) çoğu zaman “piyasa topuzu” ile törpülenir, yön bulur. Bir piyasada/sistemde, törpülenme-sallanma/kriz varsa, demek ki ortada/ortamda sürdürülebilir olmayan suni döngüler oluşmuştur; o yüzden piyasa topuzu devreye girer.

 

Peki neden böyle olur? Çünkü, insanoğlu ve insanoğlunun oluşturduğu kurumların tümü, çoğunlukla kısa vadeli çıkarlarını/karını maksimize etme yönünde davranır ve bu yüzden de piyasalarda dönemsel sürü psikolojileri ile suni paradigmalar(örüntüsel davranışlar/öğretiler dahil) oluşur ve sonrasında da piyasalar/sistemler çöker, törpülenir vs…

 

Peki neden böyle olur? Çünkü, insanoğlunun oluşturduğu kurumların/organizasyonların (şirketler, belediyeler, devletler, uluslararası kurumlar, sivil ve kamusal organizasyonlar vs) başındaki kişiler (şirket CEO, belediye-hükümet başkanları, uluslararası kurumların başındakiler vs, yani karar verici pozisyonda olanlar), çoğu zaman kendi kısa dönemli iktidarlarında maksimum çıkarı/karı elde edecek şekilde davranırlar, kararlar alırlar….

 

Özetle, insanoğlunun oluşturduğu kurumların başındakiler, karar vericiler (çoğunlukla kurumla sahiplik ve gerçek bir mülkiyet ilişkisi olmayanlar ve çoğu zamanda çıkar maksimizasyonundan dolayı ahlaki zaafiyete açık olanlar), bir çok konuda orta ve uzun vadeli bir perpektifle ve birlik bilinci ile hareket ederek karar vermezler.

 

İşte geri dönülmez bir şekilde içine girdiğimiz “musibetler ve felekatler çağının” esas sorumlusu da ,insanoğlunun bu birlik bilincinden yoksun/bencil kısa vadeli çıkar maksimizasyona dayalı zihniyetidir. Bu zihniyet, dünyamızı felaketin eşine getirmiştir.

 

Lakin, bu kez “piyasa topuzu doğadan” geliyor, iklim değişikliğinden geliyor ve dönemsel bir törpülenmeden bahsetmiyoruz. Ve ne yazık, önceki piyasa törpülemeleri gibi, eski bildik yöntemlerle/müdahalelerle çözebileceğimiz/öteleyeceğimiz/erteleyebileceğimiz bir piyasa topuzundan/krizinden de bahsetmiyoruz. Ne yazık artık çok geç.

 

İklim değişikliği, bugüne kadar oluşturulan tüm medeniyet birikimini/külliyatını/piyasa davranışlarını kökten topuz zoruyla değiştirecek. Lineer Ekonomi ve Konvansiyonel Teknolojilere göre dizayn edilen bu medeniyet versiyonumuz; pek yakında gönüllülük esasına göre değil, topuz zoruyla değişecek.

 

Ve bazen bu değişimlere, – hikmet olsa  gerek- hiç beklenmedik “ bir dinamik/challenge inanılmaz bir katkı yapmakta ve değişim dinamiğinin fitilini ateşlemektedir ”. Örneğin, 2000’li yıllarda AİHM’de Kıbrıs sorununda tüm kronik zincirleri kıran, yıllarca bekletilip/ötelenen bir LOUİZUDU davası vardı. Bu dava ile Türkiye tazminata mahkum oldu ve sonrasında bu dava çok yönlü dinamikleri çalıştırdı ve Kıbrıs konusunda/ilintili Doğu Akdenizde, Türkiye ve Kıbrıslı Türkler her şeye rağmen çok daha iyi bir pozisyona geldi (Not: 2002-2017 Kıbrıs müzakerelerinde ekonomi-mülkiyet ekibinde çalışan biri olarak tespit yapıyorum)…

 

İşte, şimdilerde de tıpkı bu davanın yarattığı çok yönlü dinamikler gibi, iklim değişikliği ile ilgili bir çok ülkelede(özellikle gelişmiş),uluslararası kurumlarda ve en önemlisi AİHM’de karar aşamasına gelen davalar var. 

 

AİHM’de takip ettiğim ve sonuçlanmasını dört gözle beklediğim İspanya ve İtalya orijinli davalar var. AİHM, bu davaları “ zararın ortaya çıktığı dönemle – zarara sebebiyet veren faktörlerin  uzun zamanda ortaya çıkması/sorumluları vs ” gibi zamanlama/ekonomi-hukuk/insan hakları vs kapsamında karar üretme ve içtihad oluşturmakta epey zorlandı.

 

 Lakin, bu yıl içerisinde çok çok büyük bir ihtimalle AİHM’in iklim davaları ile ilgili emsal/içtihad yaratacak şekilde, ilgili bölgede başta belediyeleri/devletleri ve zarara normalden daha fazla olumsuz katkı yapan bizzat şirketleri de sorumlu tutarak, onlara ağır tazminatlar/mahkumiyetler vereceğini öngörüyorum.

 

Göreceksiniz, AİHM’in bu iklim davalarıyla ilgili vereceği kararlar(2024-2025’te topuz etkisi), başta Avrupa Konseyine üye olan ülkeleri/AB ve kapsama alanındaki ülkeleri(Türkiye dahil),iklim değişikliğine karşı mücadelelerine, yeşil ve döngüsel ekonomik dönüşümlerine ivme katacak. Bu topuz, bir çok ülkenin İKLİM KANUNUNU(Türkiye dahil/ki mecliste) bu yeni duruma göre şekillenmesine neden olacak.

 

Bu davaların topuz etkisi ile artık, şirketler, belediyeler, devletler ağır tazminatlarla ve yönetici düzeyinde de cezai sorumluluklarla karşı karşıya kalacaklar ve bundan sonra ne şirket, ne belediye, ne de devleti yönetenler kafalarına göre/ kısa vadeli çıkarlarına göre kararlar alamayacaklar.

 

İşte, nasıl ki 2000’li yılların başında Kıbrıs’ta AİHM’ın Louzidu davası tüm dinamikleri yerinden oynatmışsa; 2024-2025 döneminde de AİHM’ın iklim davaları tüm dinamikleri topuz zoruyla yerinden oynatacak ve iklim değişikliğine karşı mücadeleyi, yeşil ve döngüsel ekonomiye dönüşümü hızlandıracaktır.

 

Bildiğiniz gibi, 2030 iklim değişikliği(bilhassa emisyon/ küresel ısınma) ile mücadelede geri dönülmez bir eşik değerdir. O güne kadar global düzayde ortaya etkili bir çaba konulamazsa (ki bu da daha çok Döngüsel Basalia Teknolojisinin bir çok ülkede hayata geçirilmesi ile olabilir), sonrasında zaten çaba gösterilse bile yetişmek mümkün değil.

 

Dolayısıyla, normal şartlarda insanoğlunun bugünkü vasat birlik bilinciyle, zayıf ortak çabasıyla ve bu medeniyet dizaynı ile 2030’a yetişmesi imkansız görünüyor. O yüzden ,2030’a yetişmek için AİHM’in iklim davalarının(hikmet) bugünlerde sonuçlanması ve bu davaların topuz etkilerinin üye ülkelerde etkisini göstermesi tek şansımızdır.

 

Prev PostBasalia ile İklim Değişikliğine dayanıklı “ Yeni Nesil Biyo-Tohumlar ” Geliyor!
Next PostYakın Dönemin En Büyük Sorunu : SUSUZLUK ve KURAKLIK

Leave a reply